Münih Güvenlik Konferansı: Avrupa İçin Bir Uyandırma Çağrısı mı?

Her yıl dünya liderleri, askeri yetkililer ve güvenlik uzmanlarını bir araya getiren Münih Güvenlik Konferansı önceki yıllardan farklı olara...

Her yıl dünya liderleri, askeri yetkililer ve güvenlik uzmanlarını bir araya getiren Münih Güvenlik Konferansı önceki yıllardan farklı olarak, Avrupa'nın ve transatlantik ilişkilerin geleceği hakkında ciddi meseleleri gündeme getirdi. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in sert eleştirileri ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin yaptığı konuşma konferansa damga vururken küresel düzenin “çok kutupluluk” yönünde değiştiği fikrinin derinleştiği görüldü.

Transatlantik ittifak parçalanıyor mu?

Konferansı İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan liberal uluslararası düzenin yaşadığı en derin sarsıntılardan biri olarak yorumlamak mümkün. Bu yılki konferans, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Avrupa’ya yönelik sert eleştirileriyle dikkat çekti. Vance, Avrupa'ya yönelik en büyük tehdidin Rusya veya Çin değil, kendi içindeki değerlerden uzaklaşması olduğunu savundu. Vance'in bu sözleri birçok Avrupalı lider tarafından tepkiyle karşılandı. Vance’in özellikle demokrasi ve ifade özgürlüğü ile ilgili uyarıları Avrupalıları tam anlamı ile şok etti. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Vance'in sözlerini "kabul edilemez" olarak nitelendirdi.

Vance’in "Avrupalı dostlarımızın bu kıtanın geleceğinde daha büyük bir rol oynaması gerektiğine inanıyoruz" şeklindeki ifadesi NATO'nun Avrupa üyelerine yönelik açık bir mali uyarı olarak yorumlanıyor. Trump yönetiminin savunma harcamaları konusundaki bu baskısı, Avrupa ülkelerinin NATO'ya daha fazla finansal katkı sağlaması gerektiği mesajını içeriyor. Trump kısa bir süre önce NATO üyelerinden GSYİH'larının %5'ini savunmaya ayırmalarını istemişti.

Ukrayna devlet başkanı Zelenski ise, Avrupa'nın kendi güvenliğini sağlamak için bir "Avrupa Silahlı Kuvvetleri" kurması gerektiğini söyledi. Zelenski, ABD'nin artık Avrupa'nın güvenliği için otomatik olarak garanti vermeyeceğini ve Avrupa'nın kendi geleceğini kendi eline alması gerektiğini vurguladı. Trump yönetiminin Avrupa'ya yönelik tutumunun belirsizliği, Avrupa'nın kendi savunma kapasitesini artırması gerektiği yönündeki görüşleri güçlendiriyor.

Trump’ın seçim kampanyası sırasında “Ukrayna savaşını 24 saat içinde bitireceğim” gibi vaatleri ve kısa süre önce Putin ile yaptığı telefon görüşmesi transatlantik ilişkileri oldukça germiş durumda. Konferans öncesinde bu durum ciddi anlamda bir endişe kaynağı idi. Vance’in konuşması ile beraber ortalık karıştı ve Zelenski’nin konuşması da bir anlamda buna yanıt oldu. Öte yandan AB'nin dış politika şefi Kaja Kallas, Vance'i Avrupa ile "kavga etmeye çalışmakla"itham etti.

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Christoph Heusgen ise Vance'in konuşması ve transatlantik ilişkilerin geleceği hakkında konuşurken gözyaşlarını tutamadı. Heusgen "ABD Başkan yardımcısı Vance'ın konuşmasından sonra ortak değer temelimizin artık o kadar da yaygın olmadığından endişe etmemiz gerekiyor." dedi.

ABD cenahından yapılan açıklamalar ise hız kesmiyor. ABD Savunma Bakanı Hegseth, Polonya'da sert konuştu. Hegseth, "Avrupalı müttefiklerimize mesajımız çok net: şimdi yatırım yapma zamanı çünkü Amerika'nın varlığının sonsuza kadar süreceği gibi bir varsayımda bulunamazsınız." diyerek durumun vahametini net bir şekilde ortaya koymuş oldu.

“Çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz”

Bütün bu gerilimin ortasında Münih Güvenlik Konferansı tarafından yayınlanan ve “çok kutupluluğu” tartışan rapor da gündemi iyice sarsmış durumda. Konferans raporu, küresel düzenin çok kutuplu bir yapıya dönüştüğü savunurken bunun yeni çatışmaları tetikleyebileceği uyarısında bulunuyor.

Rapor, sadece mevcut durumu değerlendirmekle kalmıyor aynı zamanda küresel güç dengelerindeki değişimin yarattığı fırsatları ve riskleri de derinlemesine inceliyor. Rapora göre artık "çok kutupluluğun"şekillendirdiği bir dünyada yaşıyoruz.

Münih Güvenlik Raporu’nun en dikkat çekici tespiti, küresel düzendeki dönüşümün kaçınılmaz olduğu ancak bu geçişin barışçıl bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belirsizliği. Çok kutuplu dünyaya geçiş süreci hem fırsatlar hem de ciddi tehditler barındırıyor fakat mevcut konjonktürde risk ve tehditlerin ağır bastığı görülüyor.

Raporun en güçlü yanlarından biri, çok kutupluluğa geçiş sürecini salt güç dağılımı üzerinden değil, aynı zamanda ideolojik ve kurumsal boyutlarıyla da ele alması. Bu bağlamda rapor, "tek kutuplu an"ın sona erdiğini ve dünya düzeninin artık tek bir model etrafında şekillenmediğini vurguluyor.

Çin'in pozisyonu bu açıdan özellikle dikkat çekici. Rapora göre Pekin, bir yandan çok kutuplu düzen söylemini benimserken, diğer yandan kendi hegemonyasını kurma peşinde. Raporun ortaya koyduğu veriler çarpıcı: Çin'in gemi inşa kapasitesi ABD'nin 230 katı ve 44 kritik teknolojinin 37'sinde dünya lideri konumunda.

Çin, resmî söyleminde Batı’nın liderliğindeki uluslararası düzeni değiştirmek istemediğini vurgulasa da, pratikte alternatif bir düzen inşa etmeye çalışıyor. Küresel ticaret, askeri modernizasyon ve teknolojik yatırımlarıyla, ABD’nin küresel liderliğine meydan okuyor.

Rapor, küresel güç dengelerini analiz ederken en büyük dönüşümü ABD-Çin ekseninde gözlemliyor. ABD’nin küresel liderliği sorgulanırken, Çin'in ekonomik, teknolojik ve askeri atılımlarla kendisini "pole position"da yani avantajlı bir pozisyonda konumlandırdığı vurgulanıyor.

Avrupa’nın zor seçimi: stratejik özerklik ya da bağımlılık

Ezcümle Münih Güvenlik Konferansı, ABD ve Avrupa arasında aslında uzun süredir var olan çatlakların gün yüzüne çıktığı bir etkinlik oldu. Avrupa'yı rahatsız eden en mühim mesele, ABD'nin Ukrayna harbini nihayete erdirmek için Rusya ile yapacağı müzakerelerde kıtanın menfaatlerini göz ardı edebileceği endişesi. Bu bağlamda, konferans Avrupa için adeta bir uyanış çağrısı mahiyetinde.

Avrupa'nın ABD'nin güvenlik garantilerine olan bağımlılığını azaltması ve kendi savunma gücünü artırması gerekiyor. Avrupa kıtası için artık seçenekler netleşmiş durumda: Ya Trump'ın 'Önce Amerika' vizyonuna uyum sağlayarak stratejik özerklikten vazgeçilecek, ya da bağımsız bir güvenlik mimarisi inşa edilecek. Ama nasıl?

NATO'nun serencamı, Avrupa'nın güvenlik politikalarındaki dönüşüm ve ABD'nin yeni dış politika öncelikleri, küresel düzenin geleceği açısından belirleyici olacak. Avrupa, cesaret göstererek kendi yolunu çizmeye karar verir mi göreceğiz. Küresel müesses nizamı korumak ve bahse konu yeni güvenlik endişelerine uyarlamak, Avrupa'nın en büyük sınavı olacak.

Bismarck’ın zamanında dediği gibi:

 "Her yönetim eylemlerinin kriterini yalnızca kendi çıkarlarında arar. Büyük bir güç için politikanın yegâne sağlıklı temeli romantizm değil, egoizmdir.”

ABD de böyle bir yaklaşım üzerinden sadece kendi çıkarlarını maksimize eden bir “önce Amerika” moduna girmiş durumda. Avrupa ise buna nasıl uyum sağlayacağı ile ilgili bir kafa karışıklığı içerisinde.

Görünen o ki tıpkı birinci dünya savaşı öncesinde olduğu gibi Metternich’in Newton saati gibi kusursuz işleyen Avrupa düzeni sona erdi. Yeni dönemde şartlara uyum sağlayan ayakta kalacak gibi görünüyor.

YORUMLAR

TÜM YAZILARI YÜKLE. YAZI BULUNAMADI. HEPSİNİ GÖSTER. DEVAMINI OKU: YANITLA İPTAL SİL By ANA SAYFA SAYFALAR YAZILAR TAMAMINI GÖSTER ÖNERİLER Etiketler ARŞİV ARAMA TÜM YAZILAR ARAMAYA UYGUN BİR YAZI BULUNAMADI ANA SAYFAYA DÖN PAZAR PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA CUMARTESİ PZR PZT SAL ÇAR PER CUM CMT OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK OCK ŞBT MRT NSN MAYIS HAZ TEM AĞT EYL EKM KSM ARL ŞİMDİ 1 DAKİKA ÖNCE $$1$$ DAKİKA ÖNCE 1 SAAT ÖNCE $$1$$ SAAT ÖNCE DÜN $$1$$ GÜN ÖNCE $$1$$ HAFTA ÖNCE 5 HAFTA ÖNCE TAKİPÇİLER TAKİP ET Bu yazı abonelere özeldir. 1: Sosyal medyada paylaştıktan sonra yazıyı okuyabilirsiniz. 2: Yazıyı okumak için sosyal medyada yaptığınız paylaşıma tıklamanız gereklidir. KODLARI KOPYALA HEPSİNİ SEÇ TÜM KODLAR KOPYALANDI Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy İçindekiler