Hakimiyet-i Metrûke ve Çok Kutuplu Küresel Düzen

Güç boşluk kaldırmaz.  Uluslararası ilişkiler disiplini, küresel düzenin esasen sistemik bir anarşi üzerine kurulu olduğunu kabul eder.  Zam...

Güç boşluk kaldırmaz. 

Uluslararası ilişkiler disiplini, küresel düzenin esasen sistemik bir anarşi üzerine kurulu olduğunu kabul eder. 

Zaman zaman küresel düzeyde sınırlı bir konsensüs oluşsa da tarihsel eğilim çoğunlukla çatışma ve savaşa yönelmiştir. 

Güç rekabetinin gevşediği dönemlerde ortaya çıkan güç boşlukları (power vacuum) ise ilgili coğrafyalarda her daim ciddi riskler doğurur.

Soğuk savaş dönemi güç boşluklarının büyük güç rekabeti üzerinden ötelendiği ve ertelendiği bir dönem olmuştur.

Soğuk savaşın sona ermesinin ardından ise dünya ABD’nin mutlak hakimiyetine sahne oldu. Fakat ortaya çıkan güç boşlukları başlarda kimsenin dikkatini çekmedi.

Buna rağmen farklı düşünenler her zaman oldu.

O dönem geleneksel yaklaşım SSCB’nin yıkılmasını “çok kutuplu bir küresel düzene” yol açacağı şeklinde yorumlasa da Krauthammer gibi isimler tek kutuplu anın zaferini ilan ediyordu.

Krauthammer, “Tek Kutuplu An” (The Unipolar Moment-1991) adlı makalesinde dünya gücünün merkezi artık tartışmasız bir süper güç olan ABD’dir argümanını epik bir şekilde ilan etmişti.

Oysa Paul Kennedy gibi “düşüşçü okulun” (ABD'nin düşüşte olduğunu savunan ekol) temsilcileri Soğuk Savaşın kazananı olarak Asya ve özellikle Japonya’yı görüyordu.

Sovyetlerin dağılması sonrasında en dikkat çeken yorum ise Fukuyama’dan geldi.

Fukuyama 1989 yılında The National Interest dergisinde yayımlanan “The End of History?” isimli makalesinde “şu anda tanık olduğumuz şey sadece Soğuk Savaş'ın sonu değil… tarihin kendisinin sonu olabilir” şeklinde güçlü bir argüman ortaya atarak liberal düzenin kalıcı olacağına inandı.

Bu tez, 1990’lar boyunca ABD’nin küresel üstünlüğünü açıklayan en güçlü ideolojik dayanaklardan biri oldu.

Bu dönemde ABD, yumuşak gücü ile de öne çıkarak küresel bir kültürel hegemonya inşa etmeye girişti.

Tek kutuplu an, müstahkem bir kale görüntüsü veriyordu ancak söz konusu dönem yeni kırılganlıkların da önünü açtı.

Fukuyama her ne kadar 2010’larda yayımladığı iki ciltlik Political Order serisinde modern devletin başarısının kırılgan olduğunu ve kurumların zamanla çürüme riski taşıdığını kabul etse de bu geç gelen bir tespit oldu.

Çatışmaların ve savaşların yoğunlaştığı bir dönem izledik.

Soğuk savaş dönemi yıkıcı bir savaşın çıkmasını engelleyen “karşılıklı caydırıcılık” dengesine dayanıyordu.

Bu denge SSCB’nin yıkılması ile ortadan kalkmıştı.

Aynı zamanda ciddi bir güç boşluğu da ortaya çıkmıştı ve bu boşlukta Çin yükselmeye başladı.

Günümüzde ise Avrupa Birliği, Hindistan, Rusya ve bölgesel aktörler oyuna kendi ağırlıklarını koymaya çalışıyor.

Çin’in Kuşak-Yol girişimi, ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi, Avrupa’nın stratejik özerklik arayışları ve her gün giderek daha fazla derinleşen ABD-Çin rekabeti hepsi bu güç boşluğunun ortaya çıkardığı sonuçlar.

ABD-Çin rekabeti bu bağlamda bir “yeni iki kutupluluğun” izlerini taşırken, arka planda çok kutupluluğun yoğun şekilde inşa edildiğini müşahade ediyoruz.

“Hakimiyet-i metrûke” yani sahipsiz kalmış terk edilmiş güç alanları jeopolitik rekabetin yeni problem alanı haline geliyor.

Çin ve Rusya kapsamlı stratejik ortaklıktan yoğun bir ittifak örüntüsüne doğru kayarken bir yandan da çok kutuplu bir küresel düzenin inşasına girişmiş durumda.

Onlara göre küresel müesses nizam işlemiyor ve restore edilmesi şart.

Bu restorasyonun merkezinde ise gücün dağıtılması ve adil bir küresel düzen vaadi var.

Çok kutuplu adil küresel düzen şeklinde formüle edilen bu tasavvurun savaş yerine “düzen” üretmesi bekleniyor.

BRICS ve ŞİÖ gibi mekanizmalar üzerinden yapılanan bu yeni eğilim küresel güneyin sisteme daha fazla entegre edilmesi üzerinden kendisine bir meşruiyet alanı yaratmaya çalışıyor.

ABD ise müesses nizamdan faydalanan ülkeler üzerinden müttefiklerini yeniden canlandırmanın ve makul bir karşı argüman üretmenin derdine düşmüş durumda. 

Ancak ABD ve müttefiklerinin daha çok reaktif hareket ettği ve krize girmiş mevcut küresel düzenin revizyonuna dair belirginleşmiş bir planlarının olmadığı görülüyor.

Çin ve Rusya ise çok kutuplu bir küresel düzenin her derde deva olacağı görüşünde ısrarcı.

Sun Tzu’nun kaybedenler önce savaşa girer ve sonra kazanmaya çalışır sözleri geliyor aklıma.

Taktiksiz strateji zafere giden en zorlu yoldur.

YORUMLAR

TÜM YAZILARI YÜKLE. YAZI BULUNAMADI. HEPSİNİ GÖSTER. DEVAMINI OKU: YANITLA İPTAL SİL By ANA SAYFA SAYFALAR YAZILAR TAMAMINI GÖSTER ÖNERİLER Etiketler ARŞİV ARAMA TÜM YAZILAR ARAMAYA UYGUN BİR YAZI BULUNAMADI ANA SAYFAYA DÖN PAZAR PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA CUMARTESİ PZR PZT SAL ÇAR PER CUM CMT OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK OCK ŞBT MRT NSN MAYIS HAZ TEM AĞT EYL EKM KSM ARL ŞİMDİ 1 DAKİKA ÖNCE $$1$$ DAKİKA ÖNCE 1 SAAT ÖNCE $$1$$ SAAT ÖNCE DÜN $$1$$ GÜN ÖNCE $$1$$ HAFTA ÖNCE 5 HAFTA ÖNCE TAKİPÇİLER TAKİP ET Bu yazı abonelere özeldir. 1: Sosyal medyada paylaştıktan sonra yazıyı okuyabilirsiniz. 2: Yazıyı okumak için sosyal medyada yaptığınız paylaşıma tıklamanız gereklidir. KODLARI KOPYALA HEPSİNİ SEÇ TÜM KODLAR KOPYALANDI Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy İçindekiler